You are here
Bir Motokurye İş Cinayeti: Artık Fırat’lar Ölmesin!
03.04.2021
Fırat Eroğlu henüz 17 yaşındaydı, uzun kirpikleri, kara gözleriyle şirin mi şirin bir delikanlıydı. Motokurye olarak çalışıyordu. Ne yazık ki her gün iş kazalarında yaşamını yitiren onlarca işçiden biri oldu gençliğinin baharında. UİD-DER’li işçilerin de çocukluğundan beri tanıdığı Fırat, sermaye düzeninde açgözlülüğün kurbanı oldu. 4 Nisan 2020’de motokurye olarak çalıştığı Dominos pizza patronu tarafından, mutfakta çalışan bir kadın işçiyi evine bırakması için yani kuryelik haricinde bir de servis hizmeti vermesi için zorlandı. Üstelik izin gününde evden gecenin bir yarısı ısrarla işe çağrıldı. Arkadaşını evine götürdüğü sırada trafikte kaza geçirerek yaşamını yitirdi. Bu bir iş cinayetiydi. Lakin patron sigorta bildirimini yapmadı ve ölüm nedeni ailesinin aylar süren mücadelesi sonucu ancak Ocak 2021’de iş kazası olarak kayıtlara geçti. Genç kardeşimizin ölüm yıldönümünde ailesi ve Limter-İş Sendikası’nın çağrısıyla gerçekleştirilen basın açıklamasıyla son dönemde artan kurye ölümlerine dikkat çekildi. 2 Nisanda Aydınlı-Tuzla Dominos Pizza önünde gerçekleştirilen basın açıklamasına, mahalle halkı, UİD-DER, İnşaat-İş, HDP Tuzla İlçe Örgütü de katılarak ailenin acısına ortak oldu, “Artık Ölmek İstemiyoruz” çığlıklarına ses kattı.
Limter-İş Sendikası adına basın açıklamasını yapan Kanber Saygılı, pandemi süreciyle birlikte sayıları katlanarak artan motokuryelerin kuralsız çalışma koşullarına ve iş kazalarına dikkat çekti. Saygılı şöyle konuştu: “Fırat’ımızın hikâyesi hepimizin hikâyesi, işçi sınıfının hikâyesi. Özellikle pandemi koşullarında önlemler alınmadığı için işçiler üçer beşer her gün yaşamlarını kaybediyorlar. Motorlu kurye olarak çalışan işçilerin haliyse içler acısı. Ölümle burun buruna çalışmaktır motorlu kurye olarak çalışmak. Hiçbir şekilde işçi sağlığı ve güvenliği tedbirleri alınmıyor. Sigortaları yapılmıyor. Kullandıkları motosikletlerin bakımları yapılmıyor, denetlenmiyor. Güvenlik tedbirlerine uygun olmayan kasklar veriliyor. Bizim çocuklarımız ailesine bakmak için 16-17 yaşlarında 14 saat çalıştırılırken sarayın çevresindekiler, bizim alın terimiz, canımız üzerinden zevkusefa içerisinde yaşıyorlar.” Yargı sürecinin ve yasaların patronlardan yana olduğuna da vurgu yapan Saygılı, işçilerin örgütlü olmadığı sürece iş cinayetlerinin son bulmayacağını, yüzlerinin gülmeyeceğini söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.
Gencecik oğlunu, Fırat’ını kaybeden Kumriye Eroğlu, bu zorlu süreçte kendilerine destek olanlara, basın açıklamasına katılanlara teşekkür ederek konuşmasına başladı. Eroğlu, bir anne olarak kaybettiği evladının acısını yaşarken bir yandan da başka anaların ocağına ateş düşmemesi için sonuna kadar mücadele çağrısı yaptı. “O kadar korkunç şeyler yaşanıyor ki, çocuğum Dominos’ta kurye olarak 14 saat çalışıyordu. Hem kurye olarak, hem de servis görevlisi olarak çalıştırılıyordu. Tek kişinin binmesi gereken araca patron servis parası vermemek için iki kişiyi bindirip evine gönderiyordu. 15-16-17 yaşlarındaki çocukları çalıştırıp enerjilerinden faydalanıyorlar. Yaptıkları suç diyordum oğluma bıkmadan. Keşke SGK’ya şikâyet etseydim. Patronların haksızlıklarına karşı mücadele eden biri olarak kendi çocuğumu bu kapitalist, çürümüş düzenden koruyamadım. Bu ahlâksız düzenden koruyamadım çocuğumu. Çünkü dünya kadar sorun yaşıyoruz. Eğitimi başka türlü dert, çalışması başka türlü dert. Okuyamayınca çocuk yaşta çalışmak zorunda kalıyorlar. Çalışmasa yapabileceği hiçbir şey yok, enerjisini boşaltabileceği hiçbir alan yok. Kapitalistler, hepiniz bunda suçlusunuz! Her gün iş cinayetlerine kurban giden işçilerin, gençlerin sayısı artıyor. Bu nasıl korkunç bir şeydir! Niye kimse bu gidişata dur demiyor? Sonuna kadar mücadelemi vereceğim. Bu takdiri ilahi değil, bu bir cinayet. Artık yeter dememiz gerekiyor, bir çığlık olmamız gerekiyor. Bir volkan olup patlamamız gerekiyor. Kendi gücümüzün farkına varalım artık!”
Son olarak söz alan Fırat’ın teyzesi Zehra Evren, etrafta toplanan motokurye olarak çalışan gençleri işaret ederek “Bugün Fırat’ın başına gelen tehlike hepsi için geçerli. Bizim amacımız, biz bu acıyı yaşadık ama artık Fıratlar ölmesin diyedir. Bunun için hepimize sorumluluk düşüyor” dedi ve kendilerine destek olan herkese teşekkür etti.
Eylem, “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganı ile sonlandırıldı.