You are here
Türkiye’de emekçi kadının zahmetli mücadelesi
7 March 2021 - 19:45
İnsanın insanı sömürdüğü bir toplumda emekçi kadının yaşamı çileyle doludur. Ama toplumsal değişimin yavaş olduğu ülkelerde kadının yaşadığı acı daha da ağırlaşır. Bu topraklarda emekçi kadınların bin bir türlü çilesi anlatılır türkülerde. 12 yaşında başlık parası için satılan Denizlili çocuk gelinin acılı hikâyesini ve bunun gibi nice hikâyeyi değiştirmek, yeni hikâyeler yazmak için mücadelemize devam ederken, ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha bilincimize çıkaralım. Çocuk yaşta ak ellerine kınalar yakılıp evlendirilen tüm kadınların çilesini notalara akıtan bir sese, Sümeyra’ya kulak verelim.
Osmanlı’dan günümüze elbet yaşadığımız topraklarda da kadınlar “biz de varız” dediler. Kapitalist Avrupa’nın hemen yanı başında olup da değişim yaşanmaması, geleneksel kalıpların aşınmaması, kadınların zaman içinde sanayiye çekilmemesi ve “biz de varız” haykırışlarının duyulmaması mümkün olabilir miydi? Fakat yıllar içinde görüldü ki tüm kadınlar aynı talepler uğruna yükseltmiyordu sesini. Ait oldukları sınıfa ve siyasi birikimlerine göre belirliyorlardı mücadele yollarını. Herkesin serüveni başkaydı.
Yaşadığımız coğrafyada sanayi Avrupa ülkelerine kıyasla daha geç gelişmiştir. İlk olarak dokumacılığın çeşitli kollarında gelişme yaşandı. Gayrimüslim patronlar sanayiyi geliştirirken, gayrimüslim işçiler mücadelenin tohumlarını atıyorlardı. 1800’lü yılların sonunda Avrupa’dakine benzer fabrikalar kurulmaya başladı. Müslüman kadınlar 1860’larla birlikte fabrikalarda çalışmaya başladılar. Avrupa’da daha erken tarihlerde başlayan toplumsal değişim ve sınıf mücadelesi artık bu topraklara da ulaşmıştı. Şimdi yayılma, büyüme ve olgunlaşma zamanıydı. Bu tarihlerle birlikte tıpkı diğer ülkelerde olduğu gibi işçi, emekçi kadınların mücadelesi egemen sınıfın kadınlarının erkeklerle eşitlik mücadelesinin çok ötesine geçti.
1872-1907 yılları arasında gerçekleşen 50 grevin 9’u kadınların çalıştığı işkollarında gerçekleşmişti. Örneğin 1876 Ağustosunda Feshane’de çalışan 50 kadar Rum ve Ermeni kadın işçi, Babıali’ye yürüyüp, ödenmeyen ücretlerinin ödenmesi talebiyle Sadrazam’a dilekçe vermişlerdi.
1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte toplumsal değişim hızlandı. Kadınlar içine itildikleri karanlığı daha fazla sorgular oldular. Hatta bununla yetinmeyip değiştirmek üzere harekete geçtiler. Dernekler kurdular, dergiler çıkardılar. Kadınların çabası gelecek kuşakların kadınlarının eğitim ve iş hayatına katılımı açısından önemli oldu. 1908’den sonra çeşitli işkollarında daha büyük grevler görülmeye başlandı. Kadınlar da erkekler gibi bu grevlerde yer alacaklar, işçi eşleri ve kızları grevcileri yalnız bırakmayacaklardı. Sonrasında “İlân-ı Hürriyet” grevleri olarak anılacak olan bu hareket öylesine güçlüydü ki, meşrutiyetin ilanını izleyen üç aylık dönemde on binlerce işçi birbiri peşi sıra greve gitmişti.
Ey işçi!
Dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi
Bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi.
Herkes yaya kaldı, ne tren var, ne tramvay
Sen bunları hep kendin için şan ve şeref say.
Bir gün bırakınca işi halk şaşkına döndü
Ses kalmadı; her velvele bir mum gibi söndü
Sayende saadetlere mazhar beşeriyet;
Sen olmasan etmezdi teali [yükselme] medeniyet.
Ey işçi!
Zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden
Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden
Bu şiir de bu topraklarda yazılmış ilk 1 Mayıs şiiri. Hem de bir emekçi kadın tarafından yazılmış. Yaşar Nezihe’nin kaleminden dökülmüş. 1882’de dünyaya gelen ve ömrü yoksullukla, türlü acılarla geçen Yaşar Nezihe, bu topraklardaki genç işçi sınıfının ilk kadın şairiydi. Yoksul bir ailenin sağ kalabilen tek evladıydı. Küçük yaşta annesini kaybettiğinde kötürüm bir teyze ve alkol bağımlısı bir baba ile yalnız kaldı ve evden kovuldu. Böylelikle hayatı, sokakları ve en önemlisi işçi sınıfını tanıma fırsatı buldu. İlerleyen yıllarda Amele Cemiyeti’ne üye oldu, grevlere destek vermeye ve şiir yazmaya başladı. Şiirlerinde gazete patronlarını eleştiriyor, işçi sınıfını anlatıyor, işçi sınıfına mücadele çağrıları yapıyordu.
Emekçi Kadınlardan 8 Mart Mesajları
Sabahın köründen gecenin zifiri karanlığına kadar fabrikalarda çalışırken, yarının aydınlık günleri içinde umut ararız. Kadınız, anayız, çocuklarımız için de güneş doğsun isteriz. Karınlarını zar zor doyurduğumuz çocuklarımız için ekmek kavgası verirken, gül de isteriz! Sevgi ve saygı da isteriz! Petrokimya işçileri olarak vardiyalı çalışan kadınlarız. Pandemi sürecinde ev ve iş arasında bir yaşam sürdürüyoruz. Çocuklarımız uzaktan eğitim nedeniyle gerçekten de eğitime uzakta kaldılar. Eğitimden sağlığa pek çok alanda, bu düzenin gemisi her yerinden su alıyor. Market ve pazarın yanına yaklaşılmıyor. Her şey ateş pahası oldu. Salgını bahane haline getirenler, hem çalışma koşullarını sırtımıza ağır bir yük olarak yüklüyor hem de verdikleri üç kuruşluk maaşlarla bizlere “bağışıklık sisteminizi güçlendirin, iyi beslenin” diyorlar. Bize uzaya çıkmaktan bahsediyorlar ya hani, biz daha sokağımızın başındaki markete bile çıkamıyoruz. İnsanlık için dilediğimiz güzel günler, ekranlardan bize seslenenlerin boş vaatleriyle değil, kadını ve erkeğiyle birleşen, dayanışmayı yükselten işçi sınıfımızın mücadelesiyle gelecek. Sesimize ses olan, bizlere gelecek için umut olan UİD-DER’e çok teşekkür ediyoruz! Yayınlanacak 8 Mart akışı için, bizler de çalıştığımız fabrikadaki kadınlarla bir araya gelerek küçük de olsa bir katkı sunmak istedik. Fotoğrafta yumrukları sıkılı 8 kadının elleri yer alıyor. Nasırlı ellerimiz 8 Mart’ın geçmişine, ekmek ve gül mücadelesine sahip çıkmak üzere birleşti. Birleşen ellerimizin hiç ayrılmamasını diliyor, tüm emekçi kadın kardeşlerimizin 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Gününü kutluyoruz.
Gebze’den bir grup petrokimya işçisi kadın
Son Eklenenler
- رسانه های بورژوازی ادعا می کنند که ویروس کرونا هیچ تبعیضی بین ثروتمندان و فقرا نمی گذارد. آنها این ایده را تبلیغ می کنند که همه گیری دارای طبیعت فوق طبقه ای است. برای این منظور ، آنها به عمد برخی از افراد مشهور را به عنوان افراد مبتلا به کوید نوزده...
- ميادين خالی است ، خيابان ها ساکت هستند ... تصويری از متروک شدگی ، بزرگترين شهرهای جهان را تحت الشعاع قرار می دهد! در بسياری از کشورها شاهد اعلام وضعيت اضطراری هستيم. همراه با اعلاميه های "ما با ويروس کرونا در حال جنگ هستيم" آنها اعلام می کنند : "...
- ما عمیقاً از شنیدن خبر غیرمنتظرۀ قتل شاهرخ زمانی، فعال کارگری سوسیالیست در روز ۱۳ سپتامبر در زندان رجایی شهر کرج به دست رژیم ایران متأسف شدیم. در این جا به خانواده و رفقای او تسلیت می گوییم و باری دیگر رژیم اسلامی ایران را که مستقیماً مسئول مرگ او...
- روز ۲۹ ژانویه، هزاران نفر از کارگران فلزکار اعتصاب خود را علیه اتحادیۀ کارفرمایان MESS (اتحادیۀ صنعتگران فلزکار) آغاز نمودند. این اعتصاب را «اتحادیۀ کارگران متحد فلزکار» (Birleşik Metal-İş ) سازماندهی کرد که شاخۀ وابستۀ DİSK (کنفدراسیون اتحادیه های...
- معلمان از طریق کانون صنفی خود جهت کسب بخشی از مطالبات خود و همچنین اعتراض به حقوق پایمال شده دانش آموزان و خانواده ها از طریق حمله خصوصی سازی به آموزش و بهداشت رایگان که کل جامعه بخصوص طبقه کارگر و زحمتکشان را هدف ستم و بهره کشی مضاعف قرار داده است...
- بهنام ابراهیم زاده، فعال کارگری ایرانی و عضو کمیتۀ پیگیری ایجاد تشکل های کارگری و همچنین فعال حقوق کودک، در تاریخ سوم دسامبر اعتصاب غذای خود را آغاز کرد. او به 5 سال زندان محکوم شده و از ژوئن سال 2010 به این سو در حبس بوده است. در تاریخ 3 دسامبر،...
- کارگران، برادران و خواهران! ما کارگرانی هستیم که روز و شب با مشقت کار می کنیم، تمام ثروت ها را ما تولید می کنیم. همه چیز روی دستان خود ما بنا می شود. ما کسانی هستیم که آسمان خراش ها را بالا می بریم، تونل ها را باز می کنیم، و سینۀ معادن زغال را می...
- همانطور که مستحضر هستید اعتصاب کارگران معدن سنگ اهن بافق وارد فاز جدیدی از مبارزه شده است ودر روزهای گذشته کارفرما و حامیان سرمایه در معدن سنگ اهن بافق یک بار دیگر با دسیسه چینی ،پرونده سازی ،تهدید وصادر کردن قرار بازداشت دهها نفر از کارگران معترض...
- ما کارگران و نمایندگان کارگری که هم اکنون به دلیل فعالیت های کارگری و اقدام در جهت ایجاد تشکل های مستقل کارگری توسط جمهوری اسلامی دستگیر و به دنبال اتهامات ساختگی و ضد کارگری زندانی شده ایم می دانیم که حکومت های سرمایه داری در تمامی جهان علیه...
- در پاسخ به فراخوان اتحادیه های کارگری برزیل کارگران مبارز و آگاه اعتصاب کننده در برزیل، اتحادیه¬های کارگری متعهد و مسئول به جنبش کارگری در برزیل سندیکاهای رشته های آموزش، بهداشت، زمین¬های کشاورزی و خانه
- روز سیزدهم ماه مه، نظام استثمار و بهره کشی سرمایه داری، جان قریب به 300 کارگر معدن زغال سنگ را گرفت و نام آن را «حادثۀ» سوما، شهری در غرب ترکیه، گذاشت. امروز هنوز تعداد نامعلومی از کارگران در زیر آوار به دام افتاده اند. این کشتار، بزرگترین «حادثۀ...
- کارگران و مردم آزادیخواه ترکیه، وقتی خبر کشته شدن معدنچیان سوما در استان مانیسا را بر اثر انفجار معدن سوما در تاریخ 13/5/2014 شنیدیم با دل و جان منقلب شده، گریستیم ، یکبار دیگر سرمایه داران جان صدها کارگر ( تا کنون 300 نفر) را گرفتند.
- در تاریخ ۲۸ فروردین ۱۳۹۳ زندانیان سیاسی و کارگری بند ۳۵۰ اوین به طور ددمنشانهای مورد ضرب و شتم قرار گرفتند. غلامحسین اسماعیلی رئیس سازمان زندانها یکی از جنایتکاران اصلی نیز اراجیفی در جهت تکذیب ضرب و شتم زندانیان که به هیچ عنوان پنهان کردنی نیست...