You are here
Grevin Kepçesi
Ümraniye’den bir matbaa işçisi
Gece
İstinye Park civarındaki şık ve karanlık caddede, çalışan işçilerden başkası yoktu. İşçiler gökte parıldayan uzak yıldızların altında çalışıyor, çalışıyorlardı. İşçilerden ikisi caddenin tam ortasındaydı. Biri cadde boyunca kepçesiyle yolu kazıyor, öbürü kazıdan çıkan toprağı kamyonuyla alıp uzaklara götürüyordu. Saatler süren çalışmanın gerisinde dev alışveriş merkezine giden, pahalı ve şık bir yol kalıyordu. İstinye Park, caddenin düzenlenmesi için acele ediyordu. Yol temiz, gösterişli ve şık olmalıydı. İşçiler geceli gündüzlü çalışıyorlardı. Cadde bir üçgeni andırıyordu. Bir açı İstinye Park, bir açı Borsa binası, son açıysa işçilerdi.
– Tüh, saplandım!
O gece cadde, üstündekilere direniyor, nazlanıyordu. Yol yorulmuş geçit vermiyordu. İşçilerden biri çamura saplanan kamyonuna sarılıyor, olanca gücüyle gaz pedalına basıp kamyonu esaretten kurtarmaya çalışıyordu. Toprak çamurlaşmış ve tekerin geçmesine izin vermiyordu. Belki de teker yorulmuş ve artık dönmek istemiyordu. Bu durum hareketi durduran, zamanı anlamsız kılan bir darbe oluyordu.
– Geç hele yardım etcem!
Gökte bir yıldız ansızın derinliklere uçtu gitti. Yol üstündeki küçük su birikintisinde bir titreme oldu. Diğer işçi kepçesini çalıştırdı. Kamyonun ön tekerlerine yaklaştı ve başladı kepçeyle toprağı eşelemeye. Kepçe işçinin eli, beş parmağıydı. Tekerin dibine her dalışında eline bir avuç toprak geliyordu. Zenginlikti toprak, bir keseden diğerine akıyordu. Zihni yine yoksulluğuna düştü. Bir elinden diğerine akan her şey bir anda yok oluyordu. Borsa nedir bilmiyordu, fakat İstinye Park’ı biliyordu. Bu sabah eşi ve çocuklarıyla saatlerce dolaşmış, eve elleri boş dönmüşlerdi. O, gece yarısı İstinye Park’a hayat verirken kendisi tükeniyordu. Bilmiyordu şu yumruk olmasa, kepçeye yumruk diyordu, şu yumruk olmasa sonlarının ne olacağını. Yumruğu her kaldırdığında zihni gücüne karışıyordu. Deseler, dünyayı bir baştan öbür başa tersyüz ederdi. Bir kez yürüyüşe katılmıştı. Yüzlerce, binlerce yumruk görmüştü. Hepsi adeta göğü, yeri, zamanı kazıyor, paramparça ediyorlardı. Şimdi karanlık, çamur ve yol iç içe geçmiş işçileri çaresiz bırakmıştı. Kepçe hınçla toprağı deşmiş, adeta düzenin can damarını delik deşik etmişti.
–Dur arkadaş ne yaptın?
Çukurdan kablolar fışkırmıştı. Bu sondu artık. Kamyon kurtulmuş, kepçe yorulmuştu. Motor susmuş, teker durmuş, yumruk rahatlamıştı. İşlerini yapıp evlerine döndüler.
Gündüz
Cadde yaralı bir canavar gibi uyanmıştı. Üstünde her günkü telaş yolun sonundaki Borsa’ya hayat veriyordu. Yaydan fırlayan ok misali herkes Borsa’ya yöneliyordu. Borsa iştah kabartan bir kumarhaneydi. Göz kamaştıran renkli ışıklar rakamlara hayat veriyor ve her bir rakam milyar dolarla eşleşiyordu. Her sabah 260 milyar dolarlık işlemler hayat buluyordu Borsa’da. Rakamların her hareketi kapitalizmin atan nabzına işaret ediyordu. 319 şirket, hisselerini satmak için merakla bekliyordu. Fakat bu sabah bilboardlar bir türlü işlemiyordu, her kare kapkaraydı. Borsa’yı hadiseli bir hissizlik bürümüştü.
–Eyvah!
Borsa’ya hayat veren enerji kabloları kesilmişti caddenin ortasında. Kötü haber tez yayılır derler. Bakan, Vali, Emniyet Müdürü caddede üzgün, telaşlı ve çaresizdi. Ağzı salyalı borsa simsarları gergin. Ne olacak şimdi? Çarkların dönmesi için işçi gerekiyordu. Hayatın sürmesi, sermayenin büyümesi için işçi gerekiyordu. İşçinin dışında hiçbir şey bu sorunu çözemezdi. Fakat işçiler kabloları tamir etmiyorlardı. Grevdeydiler. Grev sistemin acizliğini ve işçilerin gücünü gösteriyordu. İşçiler greve çıktı mı kapitalizmin çarkları işleyemiyordu. Dünyanın dönmemesi, güneşin doğmaması ya da oksijenin üretilmemesi gibiydi. Tüm ülke saatlerdir bu ufak olaya kilitlenmişti. Her şey şu yerde yatan kablo iletimine bağlanmıştı. Kablolar koptu mu kapitalizm duruyordu, dize geliyordu. Sermayenin gücü iki kabloyu birbirine bağlamaya yetmiyordu. Tesadüfen kesilen bir kablo kapitalizmin acizliğini bir kez daha göstermişti.
Grevci işçiler ve medya; grevci işçiler ve devlet; grevci işçiler ve borsa! Her karşılaşmada birbirini sınayan bir meydan savaşına tutuşuyorlardı. Küçük bir kepçe darbesi bir an için kapitalizmin nefesini kesmişti. Küçük bir raundu grevci işçiler kazanmıştı. Sıra bilinçle, azimle, kararlılıkla bir olup kapitalist dünyanın tepesine koca bir kepçe darbesini indirmekteydi. Devrimin kepçesi sınıfın elinde yükseliyor, yükseliyor…
Son Eklenenler
- رسانه های بورژوازی ادعا می کنند که ویروس کرونا هیچ تبعیضی بین ثروتمندان و فقرا نمی گذارد. آنها این ایده را تبلیغ می کنند که همه گیری دارای طبیعت فوق طبقه ای است. برای این منظور ، آنها به عمد برخی از افراد مشهور را به عنوان افراد مبتلا به کوید نوزده...
- ميادين خالی است ، خيابان ها ساکت هستند ... تصويری از متروک شدگی ، بزرگترين شهرهای جهان را تحت الشعاع قرار می دهد! در بسياری از کشورها شاهد اعلام وضعيت اضطراری هستيم. همراه با اعلاميه های "ما با ويروس کرونا در حال جنگ هستيم" آنها اعلام می کنند : "...
- ما عمیقاً از شنیدن خبر غیرمنتظرۀ قتل شاهرخ زمانی، فعال کارگری سوسیالیست در روز ۱۳ سپتامبر در زندان رجایی شهر کرج به دست رژیم ایران متأسف شدیم. در این جا به خانواده و رفقای او تسلیت می گوییم و باری دیگر رژیم اسلامی ایران را که مستقیماً مسئول مرگ او...
- روز ۲۹ ژانویه، هزاران نفر از کارگران فلزکار اعتصاب خود را علیه اتحادیۀ کارفرمایان MESS (اتحادیۀ صنعتگران فلزکار) آغاز نمودند. این اعتصاب را «اتحادیۀ کارگران متحد فلزکار» (Birleşik Metal-İş ) سازماندهی کرد که شاخۀ وابستۀ DİSK (کنفدراسیون اتحادیه های...
- معلمان از طریق کانون صنفی خود جهت کسب بخشی از مطالبات خود و همچنین اعتراض به حقوق پایمال شده دانش آموزان و خانواده ها از طریق حمله خصوصی سازی به آموزش و بهداشت رایگان که کل جامعه بخصوص طبقه کارگر و زحمتکشان را هدف ستم و بهره کشی مضاعف قرار داده است...
- بهنام ابراهیم زاده، فعال کارگری ایرانی و عضو کمیتۀ پیگیری ایجاد تشکل های کارگری و همچنین فعال حقوق کودک، در تاریخ سوم دسامبر اعتصاب غذای خود را آغاز کرد. او به 5 سال زندان محکوم شده و از ژوئن سال 2010 به این سو در حبس بوده است. در تاریخ 3 دسامبر،...
- کارگران، برادران و خواهران! ما کارگرانی هستیم که روز و شب با مشقت کار می کنیم، تمام ثروت ها را ما تولید می کنیم. همه چیز روی دستان خود ما بنا می شود. ما کسانی هستیم که آسمان خراش ها را بالا می بریم، تونل ها را باز می کنیم، و سینۀ معادن زغال را می...
- همانطور که مستحضر هستید اعتصاب کارگران معدن سنگ اهن بافق وارد فاز جدیدی از مبارزه شده است ودر روزهای گذشته کارفرما و حامیان سرمایه در معدن سنگ اهن بافق یک بار دیگر با دسیسه چینی ،پرونده سازی ،تهدید وصادر کردن قرار بازداشت دهها نفر از کارگران معترض...
- ما کارگران و نمایندگان کارگری که هم اکنون به دلیل فعالیت های کارگری و اقدام در جهت ایجاد تشکل های مستقل کارگری توسط جمهوری اسلامی دستگیر و به دنبال اتهامات ساختگی و ضد کارگری زندانی شده ایم می دانیم که حکومت های سرمایه داری در تمامی جهان علیه...
- در پاسخ به فراخوان اتحادیه های کارگری برزیل کارگران مبارز و آگاه اعتصاب کننده در برزیل، اتحادیه¬های کارگری متعهد و مسئول به جنبش کارگری در برزیل سندیکاهای رشته های آموزش، بهداشت، زمین¬های کشاورزی و خانه
- روز سیزدهم ماه مه، نظام استثمار و بهره کشی سرمایه داری، جان قریب به 300 کارگر معدن زغال سنگ را گرفت و نام آن را «حادثۀ» سوما، شهری در غرب ترکیه، گذاشت. امروز هنوز تعداد نامعلومی از کارگران در زیر آوار به دام افتاده اند. این کشتار، بزرگترین «حادثۀ...
- کارگران و مردم آزادیخواه ترکیه، وقتی خبر کشته شدن معدنچیان سوما در استان مانیسا را بر اثر انفجار معدن سوما در تاریخ 13/5/2014 شنیدیم با دل و جان منقلب شده، گریستیم ، یکبار دیگر سرمایه داران جان صدها کارگر ( تا کنون 300 نفر) را گرفتند.
- در تاریخ ۲۸ فروردین ۱۳۹۳ زندانیان سیاسی و کارگری بند ۳۵۰ اوین به طور ددمنشانهای مورد ضرب و شتم قرار گرفتند. غلامحسین اسماعیلی رئیس سازمان زندانها یکی از جنایتکاران اصلی نیز اراجیفی در جهت تکذیب ضرب و شتم زندانیان که به هیچ عنوان پنهان کردنی نیست...